Şu anda en çok isteğin şey ne?
-İlişki?
-Terfi almak?
-Evlenmek?
-X miktar para kazanmak?
-Y marka araba almak?
-Ev sahibi olmak?
-Barcelona'ya tatile gitmek?
-.............
"Pekiii, bu isteğini / hayalini ne kadar seviyorsun???"
.................
"Yaaaa deli misin Sevil tabiki çok seviyorummm, tabiki ilişkim olsun istiyorum, olmazsa ne yaparım ben"
diye cevap verdiğini kabul edelim.
Sonraki sorum: "Yani şu anda isteğini yaşama heyecanın, olmamasına karşı duyduğun korkundan daha fazla, değil mi?"
...........................................
İzin ver ne demek istediğimi biraz netleştireyim;)
Bir karşıt durum içindeyken, isteğimiz içimizde oluşmaya başlıyor. Örneğin yalnız olduğumuz anda "ilişki" istemeye başlıyoruz veya daha başka bir sorumluluğumuz olsa diye aklımızdan geçerken "terfi" isteğimiz şekillenmeye başlıyor. Veya Barcelona resimleriyle karşılaşıyoruz ve "keşke gitsem" diyoruz.
Buraya kadar herşey yolunda ama sonra hemen 75. EGO GAMES oynanmaya başlıyor:
Önce bizi heyecanlandıran, sevgiden yani içsel rehberliğimizden gelen bir isteğimiz varken ve düşüncesi bizi mutlu ediyorken, bir anda bu istek bizim için stres kaynağı olmaya başlıyor veo alışkın olduğumuz soru bizi kemiriyor:
"YA OLMAZSA???"
Aslında sevgiden beslenen, yaratıcılığımızı taşıyan, potansiyelimizi gösteren, bizi içinde barındıran istediğimiz bir anda "Ya Olmazsa?" başlıklı bir senaryoya dönüyor!!!
İlk başta "İlişkim olsa ne kadar güzel olur", "Daha fazla para kazansam, şunları şunları yaparım" diye düşünürken,
bir anda cümlelerimiz "Kuzenlerimle ne zaman bir araya gelsek bana ne zaman evleneceğimi soruyorlar / Benim yaşımda herkes evleniyor / Ya benim ilişkim olmazsa??? "ya dönüşmeye başlıyor.
Veya, "Ben daha fazla sorumluluk almak ve yaratıcılığımı işte daha fazla yansıtmak, karşılığı olarak da daha fazla kazanmak istiyorum" cümleleri"Ailem benim terfi almam gerektiğini düşünüyor / Eşim daha fazla para kazanmalısın dedi / Sınıf arkadaşlarım hep müdür oldu / Kaç yıl geçti artık ben de terfi almalıyım / Ya terfi alamazsam???" ile yer değiştiriyor.
Şüphe etmeye başlıyoruz, ve bir anda
isteğimiz olduğunda ne kadar güzel olacağını düşünmekten; isteğimiz olmazsa neler hissedeceğimizden korkmaya doğru duygularımız dönüyor.
Yaşayabilmesinin tek yolu bize gerçek gücümüzü unutturmak olan egomuz bundan çok zevk alıyor, ve eğer isteğimiz/heyecanımız kuvvetli değilse, biz o eşik değeri aşamıyoruz ve isteğimizden ya vazgeçiyoruz ya da sözde istiyoruz ama sürekli "olmaması ihtimali"ne odaklanıyoruz ve o isteğimiz bir türlü OLAMIYOR.
Hatırlayalım: "Odaklandığımız şey gerçekleşir"
Seanslarda en hızlı ilerlemenin kaydedildiği anların ortak noktası kişilerin isteklerini/ hedeflerini NEDEN İSTEDİKLERİNİ konuşmaya başladığımız anlardır.
Çünkü o anda ego direnç noktası aşılmaya başlanır, çünkü o noktada DAHA ÇOK SEVME adımı hayata geçmiştir;)
Hatırlayalım: Daha az kork, DAHA ÇOK SEV, Daha fazla izin ver!
Bir sorun kendinize, sizce;
"Kuzenlerimle ne zaman bir araya gelsek bana ne zaman evleneceğimi soruyorlar / Benim yaşımda herkes evleniyor, ben yalnız kalıyorum" veya "Ailem benim terfi almam gerektiğini düşünüyor / Eşim daha fazla para kazanmalısın dedi / Sınıf arkadaşlarım hep müdür oldu, ben ne zaman terfi alacağım" dediğiniz zaman mı
yoksa
"Sevgilim olsa ve şimdi onunla beraber sinemaya gitsek, şu konuyu onunla paylaşsam, yanımda olsa" ve "Ben daha fazla sorumluluk almak ve yaratıcılığımı işte daha fazla yansıtmak, karşılığı olarak da daha fazla kazanmak istiyorum" dediğiniz zaman mı daha yüksek bir frekanstan yayın yapıyorsunuz?
CEVAP???
;)
Şimdi tekrar sorun kendinize, o çok istediğiniz şeyi düşündüğünüzde;
Şu anda odağınız "OLMAMASI" durumunda mı yoksa "OLUNCA NE KADAR GÜZEL OLACAĞI" durumunda mı?
Size hiçbir zaman korkmayacaksınız veya olmaması durumu aklınıza gelmeyecek diye bir söz veremem, çünkü benim için de öyle olmuyor! Ben de ilişki üzerine çalıştığım zamanlarda "ya olmazsa" diye aklıma geldiğinde üzüldüm, "ya müdür olamazsam, o istediğim iş olmazsa" senaryosu aklımdan geçtiği anda korktum...
Fakat, ne zamanki bu korkular günlük hayatıma hükmetmek yerine vızıltı olarak duyulmaya başladı; "ilişki" ve "yeni iş" isteğim beni korkumdan fazla heyecanlandırmaya başladı; işte o zaman onlar benim hayatımdaydı ve zaten oisteklerim olmadan öncesinde bile ben mutluydum çünkü gerçek benliğimi "sevgiyi" yaşıyordum.
Bir mantık denklemi gibi düşünelim,
Korku varsa Sevgi yok
Sevgi yoksa Mutluluk yok
yani
"Korku varsa Mutluluk yok"
ve denklemin diğer versiyonu
Sevgi varsa Korku yok
Korku yoksa Mutluluk var
yani
"SEVGİ VARSA MUTLULUK VAR"
Gelin o zaman şimdi içimizdeki o istediğe karşı nasıl sevgi duyabileceğimize bakalım.
1- Neden istediğimizi yazmak
O istediğini NEDEN İSTEDİĞİNE dair en az 10 sebep yaz!
Sizin isteğiniz sizin heyecanınız sizin motivasyonunuz!
O maddeleri okuduğunuzda sizi heyecanlandıracak şekilde yazın:
"Neden araba istiyorsunuz?"
"Neden ilişki istiyorsunuz?"
"Neden para istiyorsunuz?"
"Daha fazla para kazanmak istiyorum çünkü önümüzdeki yaz rahatlıkla yurtdışı seyahati yapmak istiyorum" gibi...
Okuduğunuzda size heyecan verecek maddeler yazın;)
İlişki üzerine "ya olmazsa" senaryosunun aklımdan geçtiğini gördüğüm an hemen kağıt-kaleme sarılıp (veya bilgisayarı açıp) "Neden ilişki istediğimi" yazardım.Bu yazıyı hazırlarken en son tarihli kaydettiğim listeye baktım da, 1 tanesi hariç hepsinin şu anda hayatımda olduğunu fark ettim ;)
Haydi bakalım, başlık "NEDEN .......... İSTİYORUM?"
1-
2-
3-
........
2- Vizyonlama yapmak
Vizyonlama kadar sizi isteğiniz konusunda ateşleyecek daha etkili başka bir yöntem yok!
Amerika hayallerim varken ama bir yandan da "ya olmazsa" diye aklımdan geçtiği dönemlerde, sabahları vapurdan inip şirkete yürürken kulağımda Alicia Keys'den New York'u dinleyerek kendimi New York'taymış gibi hissediyordum.
Tamam şu anda Miami'deyim ama yine de birazcık bile olsa sizi vizyonlamanın gücüne inandırdı mı??? :)
Haydi hiçbirşey kaybetmezsiniz ama çok şey kazanırsınız.
21 gün boyunca hergün sadece 5 dakika o hayalinizi yaşayan sizi hayal edin!
Herşey önce hayal etmekle başlar!
3-Hatırlatma Notları
Hem ilişki, hem de müdürlük isteklerim sırasında ikisinde de işyerinde masamın üzerinde ve evde buzdolabının kapağında "KİM OLURDUN?" diye yazan notlar yapıştırmıştım.
Ve onu her gördüğümde o isteğim gerçekleşmiş olsa nasıl hissedeceğimi hatırlardım, keyifli, huzurlu, sevgi dolu;) Ve o anda o kişi olmayı seçerdim, en azından o anlık bile olsa!
Ne de olsa yarın bugünkü hayatımızın %95 aynısı olacaksa, ben bugün o kişi gibi hissedersem, yarın o kişi olma ihtimalimi yükseltiyorum değil mi??? Ben demiyorum, bilim söylüyor;)
Şimdi yaz bakalım soru cümleni, illaki olumlama cümlesi veya "Mutlu Ol, Gülümse" vs yazmana gerek yok; sadece bu soruyu yaz ve koy:"KİM OLURDUN?"
Eğer yukarıdaki 3 maddeyi yaptıysan veya birini bile yaptıysan şimdi sen üzerine düşeni yaptın! O seni heyecanlandıran, içsel rehberliğinin "Evettt işte bu!" dediği hayaline ve "Gerçek Sen"e, "Potansiyeline" doğru çok önemli adımını attın!
İşte bu heyecan, bu sevgi, bu coşku, bu istek seni ego sınırlandırmaları ve bariyerlerine karşı güçlendirecek!Çünkü sen egon değilsin, sen sınırlı sen değilsin, sen EVRENİN/TANRININ BİREYSELLEŞMİŞ HALİSİN!
Sana düşen isteğinden vazgeçmemek ve MUTLU OLMAK yani DAHA ÇOK SEVMEK!
Gerisi Evrenin işi;)
Evettt, ne düşünüyorsun, uygulamaya başlayacak mısın? Hangisini uyguluyorsun? Veya senin favori bir yöntemin var mı?
Aşağıdan yorumlarını paylaşmak ister misin? :)
Hayallerimizi daha çok sevdiğimiz ve daha çok mutlu hissettiğimiz bir hafta olsun;)
Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER❤️
Sat Nam,